16 Temmuz 2013 Salı

Deliysem Kendime, Manyaksam Yine Kendime, Öküzsem Kendime Değil, Sana!

Bu aralar serbest atış alanı konularında coştukça coşuyorum farkındayım! Demiştim ya çok farkındayım bu aralar diye :) Patlama yaşamam bundandır... Ama idare edin idare ;)

30'a üç var... Yolun yarısı mı bilemem ama ben kendimi nedense hala 18'li yaşlarımda gibi hissediyorum... Şimdi beni okuyan 40'lı, 50'li yaşlarda olanlar varsa "dünkü boksun, daha ne bu şimdiden ahkam kesmeler" diyebilir, normaldir, saygı duyarım! Ama benim de yaşımla, başımla, hayatla ilgili böbürlene böbürlene konuşmak için 60 yaşına gelmeye beklemeye niyetim yok, üzgünüm. :)


Evleneli tam olarak 1 sene, 1 ay olmuşken çocuk yapsam mı yapmasam mı diye düşünmelere dalmışken eski bir kaç anı beni üniversite yıllarıma geri döndürüverdi. 

Anılarımı kimle konuşuyordun derseniz, kocamla! :) Bizim eşimle arkadaşlığımız 10 sene olmuşta haberimiz yokmuş meğer... Sene 2003, İngilizce kursu... Ben üniversitenin ilk yılındayım, o ise ikinci... Daha ülke bu kadar içler acısı bir hale dönüşmemişti. Henüz 99 depreminin yaralarını sarmak ile meşguldük o sıralar... İstanbul Üniversitesinde Cuma günleri cami çıkışında olaylar tam anlamı ile yatışmamıştı. Okulun içinde yemekhanede yemek 75 kuruş'tan 1 TL'ye yükseldi diye protestolara katılıyor, sivil polislerle çata çat kavga ediyordum oysa... Ders notlarımı fotokopi alabilmek için 2 saat Yeşil Kafe'nin oradaki fotokopici de bekler, sonunda da araya kaynak yapanlarla kapışırdık daha o zaman. Fotoğraf kulubünde karanlık odada fotoğrafları yıkama dersi alırken ne de heyecanlıydım... 

Her girdiğim ders de her hoca ile mutlaka bir alıp veremediğim vardı... Kemal'le o zaman Beyazıt'da büyük kapının orada buluşur, Sultanahmet'de nargile içip birbirimize sevgililerimizden yakınırdık oysa...

Öf! Ne çabuk geçti 10 yıl! 

Şimdi nereden nereye varıcağımı söyliyeyim... Bunca şey geçti gitti de ne oldu... Ben yine aynı deli, ben yine aynı manyak... "Ben mi evleneceğim pehhh" diyordum o zaman! Evlendim! "Şimdi de ben mi çocuk doğuracam pehhh! Ben mi anne olacam la bu halimle, ben kendime zor bakıyorum" diyorum...

Bir de vardır ya... Lise biter etraftaki teyzeler, ablalar konuşur... "Eee hangi okul, hangi bölüm ayh falancaya giremedin mi tühh..." Sonra okul biter... "Nerede çalışıyorsun, ayh o şirketin de yolu uzakmış, ne yapıyorsun orada, daha iyi bir yer bulamadın mı, tühhh..." Sonra yaş gelir 25-26'ya... "Eee kızım ne zaman evlilik, yok mu bir kısmet, geç kalma daha fazla bak sonra armutun sapı üzümün çöpü olmaz öyle yavrum, ne o isteyen yok mu seni, tühh..." Sonra evlenirsin..."Çocuk düşünmüyormusunuz, ne zaman, yoksa olmuyor mu kız çocukk, tühh"

Yahu SA-NA-NE!

Sonra bir de herkes için var mı bu bilmiyorum ama benim için" hiç bir boku beceremez, deli dolu, suratsız, babasının kızı yaftası...

Teyzelerim, ablalarım, abilerim büyüdüm ben büyüdüm. 27,5 yaşında koskocaman bir kadın oldum... Okudum, işim gayet yerinde, koca da buldum, şükürler olsun. Allah'ın sevdiği kuluymuşum da dilinize düşürmedi beni. Eh bir çocuk var onu da yaparız inşallah... 

Deliyim, doluyum, az biraz manyak da olabilirim. Ama öküzlüğü yapıyorsam dön de bir kendine sor niye?

Size Montagine'nin Denemeler eserinden bir dörtlükle esen kalın diyorum ;)

“Zaten benim bir şeye dokunduğum yok: yalnız kendimle uğraşıyorum delilik ediyorsam, bundan zarar görecek başkası değil, benim; çünkü bu öyle bir delilik ki bende başlayıp bende bitiyor, hiçbir kötülüğe yol açmıyor.”

Gözde

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...