12 Aralık 2013 Perşembe

Sevdiklerinizi Arayın!

Aylar sonra bu kadar acıklı bir hikaye ile bloga dönüş yapmak istemezdim elbet! Neden bunca zamandır yazmadığımı daha sonra açıklarım. Bu konuda kendime yeteri kadar kızgınım zaten. Bundan sonra inşallah daha fazla birlikte olabileceğiz.


Ama az önce Opera sanatçısı Hakan Aysev'in anlattığı bir hikayeyi dinledim. Ve işte o an koptu bende tüm kayışlar. Bu hikayeye benzer hikayeler var etrafımda. Bu nedenle belki de bu hikaye beni bu kadar derinden etkiledi sabah sabah...

Hikaye şöyle...

Hakan Aysev, babası ile 13 sene boyunca görüşmemiş ve bu dönem çocukluk dönemini kapsıyor. Sonra Hakan bey büyümüş ve bir dolu başarı elde etmiş sanat hayatında. Muhteşem sesi malumunuz... Bir gün araba ile "bir güvercine çarpmamak" için kaza yapmış ve arabası ile taklalar atarak ölümden dönmüş. Ve o ölüm anında hep bahsedilen hayatın film şeridi gibi gözünün önünden geçme olayını yaşamış. Ve kendisi diyor ki, "o an gözümün önünden eşim, çocuğum, sevdiklerim,tüm hayatım ve "babam" geçti." Sonra karar verdim babamı arayıp bulmaya. Babamın telefon numarasını buldum, aradım. Telefonda konuştuktan sonra Çınarcık'da oturduğunu öğrendim, "görüşelim baba" dedim. O da "gel oğlum" dedi. Ve ertesi gün Çınarcık iskelesinden babam beni karşıladı. Evine gittik yemek yedik, kadayıfı çok güzel yapardı, kadayıf yedik beraber. Sonra koca koca adamlar birbirmize sarılarak yattık o akşam. Ve ben ertesi gün Bodrum'a geri döndüm. Çok güzel ve özeldi benim için. Ama döndükten bir akşam sonra"ölüm" haberini aldım babamın!

İşte böyle bir hikaye beni şuan aylar sonra buraya yazdırtan!

Hayat çok kısa denen o klişe laf var ya işte tam da bunun için söylenmiş olmalı. Hayatta yaşarken kızgınlıklar, kırgınlıklar, inatlaşmalar ve kinler arasında büyük bir kavga veriyoruz hepimiz çoğu zaman. Bu kavgalarımızın arasında annemiz, babamız, kardeşlerimiz çok sevdiğimiz yakınlarımız da giriyor. Küskünlükler, seneler süren görüşmemeler, taraflı anlatımlar bunların hepsi bir insanın hayatını nasıl etkiliyor görüyor musunuz?

Geçen koskoca 13 sene! Geri getirelemez telafisi olmayan bir 13 sene! Sonra tam buldum derken yaşanan buz gibi bir ölüm!

Bence bu hikayeden çıkartılacak, "herkese göre çıkartılacak" çok gerçek dersler var. Bu yazıyı okuyan yakınlarım, dostlarım, canlarım, takipçilerim... Bu hayatta "keşke" lafını kullanmak kimse istemiyor değil mi?

O zaman neden bu kadar heveslisiniz bu lafı kullanmaya? Neden bu öfkeniz, kininiz, kıskançlığınız ve fesatlığınız birbirinize karşı? Neden gurur ve kibir denen alçak duygunuzu yenemiyorsunuz? Hani siz çok güçlüsünüz ve o gücünüz ile dağları bile delersiniz ya... Neden sevdiklerinize kucak açmak bu kadar zor? Neden bu en yakınınıza kininiz, öfkeniz? O sizin anneniz, o sizin babanız, o sizin kardeşiniz, o sizin çocuğunuz, o sizin dostunuz, o sizin ....! Bu noktaları siz doldurun!

Ve artık itiraf edin! Bu hayatta yalnız kalmamak adına değil gerçekten istediğiniz ve sevdiğiniz insanları sevin! Ve unutmayın ki bu hayatta uzattığınız elinizi hiçbir yakınınız sonsuza kadar geri çeviremez!

Hayatın öfkesinden bir an olsun kurtulmak bu kadar zor olmamalı. Ne yaşarsanız yaşayın, ne duyarsanız duyun! Başkalarınınki ile değil kendi aklınızla gidin sevdiklerinizin yanına. Çünkü bazen herşey için çok geç kalmış olabilirsiniz. Hayat sonrasında size bir şans daha vermeyecek.

İşte bu yüzden tam da bu yüzden kendinize gelin ve kimseyi ama kimseyi bilmeden yargılamayın! Ve öfkenizi, fesatlığınızı yenin ki işte o zaman en büyük siz olun! İşte o zaman saygı değer, işte o zaman sevilesi, işte o zaman tatlı mı tatlı bir insan olun!

İşte böyle...

Gözde

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...