28 Şubat 2013 Perşembe

Boat Show 2013!

Ben daha dün gibi yazmışken üzerinden nasıl 15 gün geçiyor hiç anlamıyorum... Bana 24 saat 7 gün yetmiyor... Sırf bu yüzden psikoloğa gidebilirim. Zaman planlamam "otur, sıfır!"

Bu 15 günü anlatmaya kalkmayacağım korkmayın... Sadece bu haftasonumu anlatsam yeter miiiii acabaaaaaaa :) Reklamlardaki o solucan aynı ben! Her şeye full şüpheci tavır!


 Neyse geçtiğimiz hafta sonu Boat Show 2013'e gittim. Bu fuara ne zaman gitsem dudaklarım uçuklamış, hayattan soğumuş, ben yaşıyorsam bu teknelere binenler napıyor ki diye diye ayrılıyorum oradan!
Ve tabii yine çok farklı olmadı... 

Her bir diğer salona doğru ilerlediğimde daha büyük, daha büyük ve en büyük tekneleri (vapur - gemi - donanma filan ne dersen uyar!) gördüm yine... 

İşte Boat Show 2013'de benim bayıldıklarım...

Tekneden oturma grubu... Oldukça yaratıcıydı!



Alabilmem hayal değil ama sadece biraz zamana ihtiyaç olan şey :)



Bu pembe minik ve büyük ihtimal maket yelkenli ile çoook uzaklara gitmenin hayalini kurdum... Artık napıcan olsun da maketten olsun, napalım!

Bu minyatür tekne ise balığa çıkmakla uğraşmak istemeyen kalantor amcalar için uzaktan kumandalı balık tutucu...  Nasıl ama? Hacı yatmaz gibi ayrıca, batma tehlikesi %0!

Bu ise tek favorim!


Nefret ettiklerimden bir anda uzaklaşabilmek için hayal ettiğimden bile daha konforlu...


Bu bol aksesuarlı stand ise beni benden aldı... Burayı gezerken ve her gördüğüme verdiğim abuk tepkiler denizci bir babanın kızı olduğumu her halimden belli ediyordu eminim...!


Ee tabi tekne alamadığıma göre bende kurumuş kalmış çakma kaptan mobidik ile fotoğraf çektireyim dedim. Hepimizin içinde bu kurumuş kalmışlıktan var aslında dimi? Ne garip!

 
Neyse güzel ve bol iç çekişli bir gündü anlayacağınız... 
Ali Kocatepe'nin Hey Gidi Dünya Hey adlı eserini söyleye söyleye uzaklaştık oradan ;)

Elbet bir gün mutluluktan yana alırız payımızı
Doğruluktan hiç şaşma
Dey dey dibi dibi dey dey
Eden bulur üzülme

Hey gidi dünya heyyyyyyy!

Gözde



13 Şubat 2013 Çarşamba

Düğün Hikayem "Girizgah"

Yağmurlar yağdı, fırtınalar koptu, güneş açtı filan derken koskoca iki haftalık bu uzun boşluğa bir son vermek gerekiyordu... Hastalıkları, kötü enerjileri üzerimden attım ve işte kaldığım yerden devam edebilirim...


Düğün fotoğraflarımızı geçtiğimiz hafta aldık ve o fotoğraflara her baktığımda "8 ay nasıl olmuş da bu kadar çabuk geçmiş, ben daha gelinlik provalarına dün gidiyor gibiydim halbuki" diyorum kendi kendime...

Geçen sene bizim düğün hariç etrafımızda da düğün patlaması oldu adeta. Kısacası kendi düğünümde edindiğim tecrübe ve hayıflanmalar haricinde etrafımdaki düğünlerden de fazlasıyla bir şeyler öğrendim.

O kadar uzun bir hikaye ki nereden başlayacağımı bilemiyorum. Ama ben size sadece düğünüm ile ilgili detayları değil yaşadığım tüm saçma sapan panik ve manik depresif detayları da aktarmaya çalışacağım...

İlk olarak hazırlıklardan başlayayım. Geçen sene bu zamanlarda artık düğün mekanımız çoktan belli, gelinliğin ilk provası bitmiş, davetiyenin ise tasarımı hakkında birçok detay aklımızda netleşmişti. Fakat ortada daha ne bir ev, ne bir eşya, ne de evin nerede olması gerektiği ile ilgili bir fikir vardı... 
Ve düğüne 3,5 ay gibi bir süre kalmıştı... 

Ben normalde full panik ve tez canlı bir insan olmamdan dolayı Kemal'le çok ama çok tartıştık. Bana sanki hiç bir şey olmayacak, yetişmeyecek, her şey ters gidecek ve çok büyük hayal kırıklığı yaşayacakmışım gibi geliyordu... Kumrular gibi gözlerim hep tavanda nasıl olacak diye düşünerek geçti bir çok günüm!
(Bu huyum sanırım annemden geçmiş olmalı :))


Ama bu süreçte olanlar için tek önerim sakin olun ve her şeyi akışına bırakın. İnanın bana her şey olup bittikten sonra ne kadar boş şeylerle meşgul olduğunuz için kendinize çok kızacaksınız.

Herkes için de öyle midir bilemiyorum ama bizim 4 yıllık bir arkadaşlığımız olduğundan ve Kemal'i yaklaşık 10 senedir tanıyor olmamdan dolayı biz bir çok şeyin nereden alınacağını, ne alınacağını çok iyi biliyorduk aslında. İş, bu istekleri ailelere kabul ettirmek ve onların da kalbini alarak yola devam etmekti ki işin en zor tarafı da bu :)

Ama yine de anlayışlı ailelerimiz olduğu için çok şanslıydık diyebilirim. Etrafımdaki kara tablolar halimize şükrettirdi  Sonuç olarak her şey istediğimiz gibi oldu...

Ama bu dönemde bizim en büyük yardımcımız, işimizi kolaylaştıran, hep yanımızda olan ve isteklerimize en iyi şekilde tercüman olan kişi tabii ki annemdi... O olmasaydı sanırım her şey çok daha zor ve içinden çıkılmaz bir hal alabilirdi. 

Açıkçası ben bu dönemde arkadaş desteği göremeyenlerden biriyim. Sadece ben değil Kemal içinde aynı şey geçerli... Ve bu dönemde full arkadaş desteği görenleri de hep çok kıskanmışımdır. Makus kaderim mi diyeyim yoksa şartlar mı veya insanların seçimi mi diyeyim bilemiyorum. Ama bu zor ve uzun dönemi Kemal ve ben tek başımıza yüklendik ve başarılı bir şekilde işin içinden çıktık sanırım :)


Bugün uzun ve sosyal mesaj içerikli bir post oldu... Bundan sonrakilerde evimizin dekorasyonu, sürpriz kına gecem, düğün mekanımız, davetiyemiz, nikah şekerimiz, gelinliğim ve fotoğraflarımızla ilgili detaylar posta posta gelecek... 

Ve tabii ki size bol bol ilginç görseller ile birlikte yaratıcı fikirler de vereceğim!

Size anlatırken o günleri tekrar hatırlamanın keyfini mümkün olduğunca uzatmak istiyorum izninizle :)

Gözde


7 Şubat 2013 Perşembe

Bu Kadarız...





Bir gün umutsuz, çözümsüz hissedersen 
Bil ki o çıkmaz sokakta yalnız değilsin 
Özel birisin… Aaa 
Özel güçlerin var… Aaa 
Sıcak bir evin bi kedin 
Ve de çılgın arkadaşların var

Biz böyleyiz bu kadarız bizim hayatımız 
İçimizden ne geçerse onu söyler yaparız 
Bu zamana ait değil asi ruhlarımız 
İşte böyleyiz bu kadarız...



Multitap

Bazen bir şarkı yeter...

Gözde


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...