2 Eylül 2016 Cuma

Yüreğindeki Fısıltıları Montajlamayı Bırak da Gerçek Yüzünü Görsünler...

Çok uzatmadan net şekilde yazıyorum... Anlayan anladığı gibi anlamakta özgür... 


Kendini görmeyenden, kendini bilmeyenden, kendini dört tarafı meleklerle çevrili cennetten bir köşede görenden, çuvaldızı hiç kendine batırmadan sürekli karşıdakini suçlayandan, hayattaki önem sıralarını karıştırıp başkalarının dolduruşuna gelenlerden, kendi kendilerini kendi yaptıkları ile itin g*tüne sokanlardan, suratınla dağları dövenlerden ama güler yüzlülükten, tebessümden filan bahsedenlerden, herkesin arkasından dümdüz sallayıp bir bakmışsın can ciğer kuzu sarması olanlardan, haksız yere insanları suçlayıp günahlarını alanlardan, mağduru oynayıp hayatı boyunca aklı fikri fesatlıktan başka hiçbir şeye çalışmayanlardan, kendi çoluğundan çocuğundan rızkını esirgeyenlerden, dünyadaki sorumluluk ve görevleri deyince aklına sadece namaz kılmak, kurban kesmek, oruç tutmak ve Allah’a inanmak olduğunu sananlardan, bunları yapınca cennetten kombine bilet filan alacağını düşünenlerden, bu dünya da yalnız kalırsam ne yaparım diye düşünüp kendi ölüm tarihini kafasında biçenlerden, sürekli iki yüzlü kişilerden, ihanet eden, küçüğünü büyüğünü saymayan kişilerden bahsedip de hiiiiççç kendini görmeyen dalkavuklardan, tribünlere oynamanın hayat anlayışı olduğu ve içinin pisliği yüzüne kara sarı bir şekilde yansımış olanlardan…


Bu böyle uzar gider değil mi? Evet. O zaman gerisini siz tamamlayın. Herkese en az bir cümle düşer buradan. 

Kendi yaşadıkları veya yaşattıkları… Önemli olan vicdanının sesi… İstediğini söyle, bir laf var ya yastık değil vicdanın rahat olsun diye… 

Bu hayatta herkesin bir sınavı var. Sınavlardan geçmek kime göre neye göre iyi bilinmez… 

Önemli olan Allah vicdanlarını rahatsız etsin gerisi zaten önemli değil, gerisi zaten gelir…

Onlara en güzel duam budur... Vicdanınızın sesinden kulaklarınız sağır olsun, uykularınız haram olsun, tüm kötü düşünceleriniz sizi bulsun ve ayaklarınıza dolansın...

Ben sizi evrenin bana ulaştıramayacağı kadar uzak bir yerlere attım. Önüme de sadece pozitif, gülen yüzlü, samimi ve içten güvenilir insanları kattım...

Haliniz içler acısı, yalnızlığınızla ve kötülüğünüzle kirletmeyin bizi ve kimseyi...

En yakınınızdakileri bile çıkarınız için ağırlıyorsunuz bu dünya da.... Ne yazık, ne vahim ve ne zavallısınız...



Gözde

22 Ağustos 2016 Pazartesi

Gıybet İs Everywhere!

Alakalı alakasız zamanlarda buraya girip bir şeyler karalamak inanılmaz hoşuma gidiyor! Arada bir tarihe not düşmek, yer konum ve ruh-i halimi bildirmek ve biraz da bindirmek iyi geliyor!



Hayatımızın en köklü, en sıra dışı, en cesur ama en güzel kararını verdik. Biz artık resmen Çanakkaleliyiz... 6 ay oluyor bile neredeyse... İstanbul'un "kısa ve net" her şeyinden bıkmıştık artık ve bize ızdırap vermeye başlamıştı. Bizde senelerdir hayalini kurduğumuz ve milyonların hayali olan Ege'ye yerleşme hayalini gerçekleştirdik çok şükür... Ege'nin başladığı yerdeyiz ve burada özgürüz, yeşiliz, maviyiz, sakiniz, rahatız....

En çok Barbaros için istedik, çok şükür şanslıymış ve belki de onun şansına kalktık geldik buralara...

İşler güçler yolunda, yapıyoruz bir şeyler, halleşiyoruz herkes gibi, sen gibi işte... Ülkenin durumu içimizi daraltsa da, gelecek günlerden ödümüz kopsa da, kelle koltukta olsak da ne yapalım bizde hayatımıza devam ediyoruz...

Ama bu gıybet kazanının altını bir türlü söndüremiyoruz, onu ne yapacağız?

Fizan'a da gitsen bıdır bıdır bıdır.... Sürekli bir homurdanma... Herkes herkesin hayatı ile ilgili konuşuyor, kararlar alıyor, eleştiriyor, söyleniyor, tribe giriyor, yalan söylüyor, iftira atıyor, merak ediyor, haddinden fazla ilgileniyor ve bunları yaparken de sanki çok normal birşey yapıyormuş gibi davranıyor!

Yahu milleti orada burada fotoğraflayıp, tweetler atan ve bu sayede bir sürü takipçi filan kazananlar bile varmış. İş evrensel bir boyut aldı. Sosyal medya ile birlikte kim, kiminle nerede, napıyor, aa gördün mü fotoda o yok, bak tatile kocasıyla gitmemiş, bilmem kim fotolarını beğenmiyo, bak nerelere gitmişler bize haber veren yok! vs. vs.....

Uzatmak istemiyorum da bu gıybet + fesatlık ikilisinin kanka hallerinden fenalık geldi...

Çanakkale'ye geldim burada da sesler gümbür gümbür arkadan geliyor...

Neden gitti, ne oldu da gitti, birşeyden mi kaçtı, miras mı kaldı, parayı mı buldu, kocası mı terk etti, kocasını mı kaçırdı, kocasının ailesinden mi kaçtı, iflas mı etti, işinden mi kovuldu, parası mı yetmedi................

30 yıllık hayalimdi, hayalimi gerçekleştirdim, çok şükür.... Çocuğum, kocam, annem ve babam birlikteyiz, Allah ömür verdiği sürece de birlikte olacağız... Kendi kendimize kendi yağımızla kavruluyoruz, aç değiliz açıkta değiliz, kimseyle de bir hesabımız yok, merak edilecek veya işin içinden çıkılamayacak çok spesifik bir durum yok, üzgünüm!!! Sıradan bir hayatımız var, sanıldığı kadar bir ekşına sahip değiliz. Hayallerimiz var, onların peşinden koşmak bizim için hayatın tadı tuzu... Bir çocuğumuz var, hayatımızın odak noktası... Kendi çemberimizin dışında kalan hiçbir şey ve hiç kimse bizi HİÇ AMA HİÇ ilgilendirmiyor.

Bu kadar basit ve sıradanız işte...

Kısacası gıybet etmeyiniz, edenleri uyarınız ve gıybet edenler bizden biraz uzakta Allah'a yakın bir nokta da bulununuz...

Hörmetler...
Gözde
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...