10 Temmuz 2015 Cuma

Uslu Çocuk Yetiştirmenin Kuralları ?

Yok öyle bir kural baştan söyleyeyim! 

Henüz ben etrafımda mamasını verip, altını temizleyip, yatağa yatır, baksın tavana sonra da uyusun, sonra yine mamasını ver, altını temizle, baksın tavana sonra yine uyusunlu bir bebekle tanışmadım, görmedim, bilmiyorum!

Ama çocukları 40 yaşına gelmiş olan herkes bebekliklerinde çok uslu bir çocuk ve bebek olduğunu filan söylüyorlar çocuklarının.

Ya geçici hafıza kaybı yaşıyorlar, ya bunadılar, ya da yalan söylüyor ve her şeyin en iyisini ben yaparımcılardanlar.



Hayır madem usluydu sizin çocuklarınız hiç ağlamazlar, sizi hiç yormazlar böyle robot bebek gibi köşe yastığı gibilerdi de neden (tırnak içinde) "yaramaz" çocuklar doğurdular?

Bu kadar kitap okuyoruz, internet gibi bir nimetin başındayız 7/24, sürekli interaktif bir iletişime sahibiz bu çağın anneleri olarak...

Siz bundan 40 sene öncesinde bunların hiçbirine sahip değilken ülkede okuma yazma oranının en düşük olduğu senelerde yaşarken ve o senelerin gençleri olarak çocuk büyütürken nasıl oluyor da uslu çocuk büyütmenin kitabını yazmış gibi sağda solda konuşuyorsunuz ben hiç anlamıyorum.

"Ayh benim oğlan çok usluydu, hiç böyle huysuz değildi."  - "Benim kız akşam bir uyurdu sabaha kadar açmazdı"

Dikkat ediyorum bu cümleleri söyleyenlerin % 49'u bebeklerini kardeşlerine, annelerine baktırıp, kendileri 40 gün yataktan ayağını aşağı indirmemiş, beyaz saten dantelli gecelik ve tüylü terlikleri ile gelenleri sultan yatağında karşılamış insanlar...

Şahsen benim böyle bir anım olmadı. Kasığımda boydan boya dikişle 15 günlük lohusayken banyo ovaladığımı biliyorum ben! 

Diğer %49'u da "ben mükemmellim, mükemmel çocuklar yetiştirdim, ben bebek bakmayı çok iyi biliyorum, sen bir boktan anlamıyorsun, sen anlamadığın ve bakamadığın için bu çocuk böyle zırlıyor"cular.

Bunlar da hep Doğan Cüceloğlu'nun dediği gibi "mış" gibi yaşayan yetişkinlerden. O dönemleri kimsenin bilmediği ortamlarda ahkam kesen ukalalıklarıyla milleti bıktıran insan tipleri....

Geriye kalan %2'lik kısıma hadi diyorum! Hadi belki haklısınızdır. Onu da radyasyonun az olduğu ve çocuklar her şeyin en doğalı ile beslendiği bir dönem olduğundan dolayı belki diyerek salaklık derecesine varan saf duygularımla "hadi, he he öyledir" diyorum!

Benim şansım annem! 
Her zaman söylüyorum. Annem yanımda, yanı başımda hep. Hamileliğimden bu yana. Onun sayesinde zorluk derecem minimumda.

Ben çok ağlayan bir bebekmişim. Ama bana annem tek başına bakmış. Çanakkale'den İstanbul'a gelmiş, kayınvalidesinden başka tanıdığı kimse yokmuş. O da hiç yardımcı olmamış. Bir gün kucağına alıp 1 saat oyalamış değilmiş. Ve annem hiç susmayan bir bebeğe bakarak, hem evinin alışverişini yaparmış, hem benim alışverişimi yaparmış, hem evi siler süpürür, hem yemek yapar, hem babamla ilgilenir hem de dışarı çıktı mı herkes arkasından bir kere daha bakarmış. Annemi o zaman tanıyanlar şimdi 30 yıllık arkadaşları ve annemi bana hep böyle anlatırlar.

Ve babam sağolsun tipik bir Türk erkeği gibi "Annesiiii bu ağlıyor" diyip çekilirmiş bir kenara. Sabahlara kadar hem uykusuz, hem yorgun, hem de tüm koca evin sorumluluğu... Böyle bir kadın geçsin karşıma bana ahkam kessin. Bende onu alnından öpeyim. Ama hoş annemin de bana bakamadığını ve bakamadığı için böyle ağlayan bir bebek olduğumu düşünen bir çok insan var hayatımızda hala. 

Hiç yemek yemememle ilgili ve annemin bulduğu çareleri size daha sonra anlatacağım. O mevzular da ayrı bir dosya yazısı çünkü. 

"Velhasılı kelam, ağzı olan konuşuyor üstadım" lafı buraya cuk gibi oturuyor!

Daha önce de yazdım her çocuk aynı değildir, biri daha uyumlu ve sakinken bir diğeri biraz daha hırçın ve nazlı olabilir. Dikkatinizi çekerim hırçın ve nazlı diyorum. Mız mız ve yaramaz demiyorum.

Ve bunu asla kabul etmiyorum. Her bebeğin bir karakteri var. Ve kimseler kusura bakmasın uslu bebek diye bir şey yok. Ben o çok uslu bebek diye iddia edilenlerin 3 yaşından sonra canavarlaşanlarını çok gördüm. 

Ama anneler herhalde zaman geçince üstünden unutuyor. 

Bilmiyorum belki bende unutucağım. Hep güzel ve mışıl mışıl uyuyan anlarını hatırlayacağım. Belli olmaz. O teyzelerden biri de 40 sene sonra ben oluyor muşum! Bu yazı hala buralarda durursa torunlarım başıma kakarlar inşallah ne diyeyim!

Barbaros, ne sakin ne de hırçın. Gazı varsa, sıkıntılı bir gün geçirdiyse biraz daha agresif olabiliyor. Ama genel anlamda gülmeyi seven bir çocuk şimdilik maşallah. 

İlerleyen zamanlarda ne olur bilemem. Ama uslu bir çocuğum var, ben süper çocuk büyüttüm, mükemmel anneyim demeyeceğim hiç bir zaman, onu biliyorum! 

Anneliğin mükemmelliği çocuğun ağlamaması ile ilgili değildir, bunu herkes ama herkes kabul etsin. NOKTA!!!

Gözde

Görsel: Pinterest

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...