4 Temmuz 2015 Cumartesi

Eyvah Gaz! "Gazlı Bebek!"

Eveettt Pazar sabahının köründen herkeslere Günaydın! 

Gazlı bir bebeğiniz mi var? Gaz probleminiz hiç bitmeyecek mi sanıyorsunuz? Uykusuz gecelerde kafanızı duvara vurup patlatmak mı istiyorsunuz? Hiç susmayan bir bebek kucağınızdayken kendinizi üniversite yıllarında avare gezdiğiniz zamanları özlerken mi buldunuz? Yoksa sizde onunla birlikte oturup ağlıyor musunuz? 

Ama abartmayın sizde canııımmm bu kadar şikayet olur mu hiç ? O sizin evladınız! :)

Durun şimdi bir derin nefes alalım. Çok hızlı bir giriş oldu bu :)

Günümün en sakin zamanlarından bir parçacık şuan. Ssshh bebek uyuyor! yani. 

Bu sakin zaman parçacıkları bizde her gün değişiyor. Bazen sabah, bazen günün ortalık yeri, bazen akşam üstü 7'de... 

Duyuyorum insanlar rutinleştiriyorlarmış. İşte akşam 8'de yatırıp ertesi gün 8'de kalkıyormuş filan. Biz henüz o şerefe nail olamadık. Bazı günler "aha oldu bu iş!" diye sevinç çığlıkları çok attım. Bir şey başarmanın gururu ile gerine gerine gezdiğim çok oldu ama bizim beyfendi öyle kurallı, kaideli ve düzenli gitmiyor, bana benzemiş ;)


Ben kendimi o şehir efsanesi haline dönüşen "en az 2 sene uykusuzluğu göze alacaksın" cümlesini beynime kazıdım sanırım! O yüzden pek etkilenmiyorum... Zamanında iki seksen "ayh bugün naaaapsaaakkkk" diye aval aval etrafa bakındığım günlerime tutuyorum. Sabah uyandığımda bana gözlerinin içi gülen oğlumun yüzünü gördüğümde yüzümü yıkamama bile gerek kalmıyor! 12 saat uyumuş gibi gözlerim açılıveriyor :)

Neyse bugünkü asıl meselemiz gaz idi! Geri dönelim!

Yukarıdaki tüm cümleleri bizzat, ben, şahsen, kendim yaşadım, yaşadık! Annneeeeee geeelll bu çocuğu biz susturamıyoruz diye annemi aradığım çok oldu. Annem geldi, sustu mu? Hayır, tabi ki. Ama insanın annesi yanında olunca sanki bu iş ile ilgili en makamlı insanın yanında olmasından dolayı içini sonsuz bir huzur kaplıyor. O dakikadan sonra isterse sabaha kadar ağlayabilir yani o derece bir rehavete kapılıyorsun. 

Neyse bizim ağlama krizlerimiz aynen bilim insanlarının ortaya çıkardığı bebek gaz takviminle birebirdi. Efendime söyleyeyim, 20. günde başladık 3,5 aylık olana kadar devam ettik. Şuanda da hala ara ara bazı akşamlarda devam ediyor. Ama bundan sonrası artık dikkat ediyorum ki o gün rüzgar aldıysa, birazcık dikkat etmediğimiz es geçtiğimiz bir zaman dilimi olduysa o zaman dilimi kadar uykuya dalmadan önce bir ağlama durumumuz söz konusu oluyor.

Ama benim ya bu işin bir çözümü yok mu diye hayıflandığımda çok güvenilir bir arkadaşımın önerisiyle ve daha sonra da doktorumuzun tavsiyesiyle Saab damlayı kullandık. Allah'ım o damlayı icat eden, bulan, üreten, satan, getiren, götüren, tavsiye eden, herkese ama herkese ne dualar ettim tahmin bile edemezsiniz!

Bizim oğlana çok iyi geldi, herkes de aynı etkiyi göstermiyormuş o ayrı. Milyon tane damla deneyen, doğal ilaç deneyenler var ama her çocuk da herşey işe yaramıyormuş. Bizimkinde ilk atışımız isabetliydi çok şükür ki!

Gelelim o yoğun gaz altındaki gecelere... Bir kere gün geçtikçe sakin olmayı öğrendim. Bunun geçici bir şey olduğunu kendime inandırdım. Şikayet etmemeye ve şuanda yaşadığım her şeyi ama her şeyi ileride çok özleyeceğimi düşündüm hep. 

Allah'ımın bana verdiği bu mucizeden hiçbir zaman şikayet etmedim. Benden size nacizene tavsiye. Sizde şikayet etmemeye çalışın. Ne olursa olsun ne yaşarsanız yaşayın. Evet, çok zor bir süreç kabul ediyorum. Ama geçecek ve inanın bana o ağladığında kucağınıza aldığında susan ve sizin gözlerinin içine bakarak kafasını göğsünüze dayayan günleri çok özleyeceksiniz. Göğsünüzün üzerinde uyuya kaldığı günleri çok anacaksınız. Ve inanın bana hayatın en güzel şeyini yaşıyorsunuz. O an bunu düşünmek imkansız olabilir ama tadını çıkarın lütfen! Açıkçası ben öyle yapmaya çalıştım. 

Sizin sahip olduğunuz ve yaşadığınız o anı yaşamak için oraya buraya gidip tedaviler olan, evliyalara adaklar adayan, gece gündüz dualar eden milyonlarca kadın var. Biraz sabırlı olun. Çocuk büyütmek zor ama bence dünyanın en zevkli işi. Sizi karşılıksızca seven bir insan, sizin kanınızdan canınızdan. 

Ben bana ondan gelen her şeye ama her şeye önce şükrettim. Sonra da bu durumla başa çıkmanın bir yolunu aradım. İnanın bu mantıkla giderseniz Allah önünüze çıkarır ve kendinize de bebeğinize de eziyet etmiş olmazsınız. Bunu yaşayan ilk siz değilsiniz, son da olmayacaksınız. Önce bunu kabul edin bir kere!

Unutmayın çok şikayet hep daha çoğunu getirir size! Yakınmak yakınmayı, hastalık hastalığı getirir. Siz pozitif olun ki çocuğunuz da pozitif olsun. Asık suratlı, sürekli şikayet eden, öfleyen pöfleyen bir annenin bebeği de ne yazık ki negatif her şeye ağlayan, asık suratlı ve memnuniyetsiz oluyor.

"Aman canım el kadar bebek nerden anlayacak bunları" demeyin! Onlar her durumu herşeyi çok iyi anlıyorlar. Yanlış birşey yaptığınızda özür dileyin ben yapıyorum mesela. "Özür dilerim oğlum mamanı geciktirdiğim için" diyorum! "Özür dilerim seni anlayamadığım" için diyorum. Ve ben öyle konuşmaya başladığımda sakinleşiyor ve beni izliyor sonrasında ise gülmeye başlıyor.

Sakin olun, sadece sakin... Ve en önemlisi pozitif...

Benim bir şansım da eşim!

Kemal bana bu konularda hep destek, tam destek. Benim köşeye sıkıştığımı anladığında hoopp alır kucağımdan , hemen gelir tamam "ben hallederim" der ve ben o an derin bir "ohh'la" şarjımı yeniden doldurma şansına erişirim.

Kısacası çok şükür ki bu konuda çok şanslıyım. Bir şansım da annem. Annem hamileliğim ve şu zamana kadar bir an olsun yalnız bırakmadı beni. Bu pozitifliğimi ve sakinliğimi kazandıran kişi de annemdir. Bana hiç karışmadı, dayatmadı, ben bir şeyi nasıl istiyorsam öyle yapıyorum. Sanırım en önemlisi de bu. Beni hiç germeyince ben de rahat Barbaros'da, annem de, Kemal'de.

"Yanınızda olan insanlar hayatınızın akışını değiştirir" diye beylik bir lafı da şuraya kondurayım. 

Çok şükür!

Kısacası "gaza da mı şükür edeyim şimdi, bu yazının ana fikri bu mu" diye soranlarınız olabilir... Evet, arkadaşım şükür edin! Şikayet etmeyin. Oflayıp, puflamayın. Hemen gardınızı düşürmeyin. Uykusuzum diye kendinizi dağıtmayın, bebeğim var diye kendinizi eve hapsetmeyin. Hayat devam ediyor. Onunla birlikte yaşamayı ve birlikte her şeyden zevk almayı öğrenin. Çare arayın. Ama şikayet ederek değil. Şikayet ederek çare ararsanız, bulduğunuz çareler geçici olur. 

Haa bir de kimsenin bebeğine bakıp iç geçirmeyin. "Bizimki seninki gibi değil ki, canavar canavar bu demeyin!

O canavarı sakinleştirmek inanın bana sizin elinizde. Evet, kabul ediyorum bazı zamanlarda içlerine bir şeyler kaçıyor. Birden deliriveriyor mesela bizimki. An, mekan, insan yanı filan demiyor. O içine kaçan şey gaz olduğunu düşünüyorum, o an onu çıkarmak için yapabileceğiniz ne varsa onu yapın.

Bu zamanla oluşacak bir deneyim. Günler geçtikçe her gün yeni bir sakinleştirme tekniği üretiyorsun. Ve zaman ilerlediğinde o içine kaçan şeyi yani "gazı" çıkarmak için hepsini en baştan başlayarak deniyorsun. 

Çok bilinmeyen bir şeyler değil ama ben yine de yazayım!

Gaz çıkarmak için bizim yöntemlerimiz;

Ayağa kalkın, omzunuza doğru onu yüzüstü yatırın ve sırtına doğru orta sertlikte aynı tempoda pışpışlayın!
Oturun, dizinize yüz üstü şekilde koyun ve aynı şekilde orta sertlikte aynı tempoda pışpışlayın ve aynı zamanda bacağınızı da yukarı aşarı oynatın!
Bizde çok işe yarayan ve doktorun önerdiği asansör yöntemini uygulayın. Ama bir erkek gücü istiyor bazen babadan destek alın! Ayağa kalkın, bebeğinizi yukarı aşağı yukarı aşağı orta yavaşlıkta kaldırıp indirin.
Damlayı verdikten sonra ağzına yalancı emziği sokun ve ayağınızda hızlı bir şekilde sallayın.
Aynı şekilde damlayı verdikten sonra ağzına yalancı emziği sokun ve göğsünüze emzirme pozisyonuna getirerek kulağına doğru pışş pışş pışşlayın!
Rezene çayından günde 7-8 çay kaşığı kadar verebilirsiniz.

Ama tüm bunlar o anı kurtarma çabasıdır, hatırlatayım! :)))

Bazen de derin bir uykuya dalmanın hazırlığıdır hiç belli olmaz! Siz hepsini tek tek deneyebilirsiniz. Elbet biri tutuyor. Tutmadıysa tekrar başa dönün ve aynılarını yapın. Taa ki uykuya dalana kadar :)

Korkmayın, topu topu 2 -3 ay sonra hayat normale dönüyor. Ve yukarıda yazdıklarımı zamanı geldiğinde açıp açıp tekrar okuyun bence :)

Herkese gazsız, koliksiz geceler, günler diliyorum.

Kolik konusuna da ayrıca değineceğim! Deneyimlerimi yazacağım...

Bizimkinin uzaklardan bir yerlerden mızıklama sesleri gelmeye başladı. :)

Şimdilik Adios Amigos!

Gözde

Görsel: Pinterest







Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...